Hayatın Anlamı ve Yapay Zeka

İzdiham Dergisi, 33. Sayı. Yayın Tarihi: Şubat 2018

Izdiham 33. sayi. Subat Mart 2018


"Herkes bilinçsizce de olsa birşeye tapar. Tek seçeneğimiz neye tapacağımız.

Paraya ve maddiyata taparsanız eğer, hayata anlam kazandıran para ve maddiyatsa gözünüzde, sahip olduklarınızla asla yetinmeyeceksiniz.
Vücudunuza, güzelliğinize, cinsel cazibenize taparsanız, her zaman çirkin hissedeceksiniz ve zaman ve yaş kendini göstermeye başladığından mezara girmeden önce milyonlarca defa öleceksiniz.
Güce, iktidara taparsanız zayıf hissedip korku duyacak ve korkunuzu yatıştırmak için iktidarınızı kuvvetlendirmek için başkalarını ezme ihtiyacı duyacaksınız.
Zekanıza ve zeki bilinme arzusuna taparsanız, aptal gibi hissedecek, her daim foyası ortaya çıkmak üzere olan bir sahtekar olduğunuzu sanacaksınız.
Fakat tapınmanın bu türlerindeki sinsi olan şey bunların kötü ya da günah olması değil, bilinçsiz olmasıdır. Zihnin otomatik ayarları olması." 

- David Foster Wallace, 2005.


21. yüzyılın esaslı düşünür ve yazarı David Foster Wallace bu sarsıcı konuşmasında insanın öz-değer denkleminin üzerindeki örtüyü ucundan açmış. Bilinçaltında da olsa çoğu kişinin zihninde kol gezen gardiyanlar bunlar. Ben neden değerliyim, neden başkalarından daha iyiyim, hayat oyununda hangi kozlarım var? Kendimizi azgınca akıp giden zamanın sularına kapılmış, sağa sola çarparak ilerleyen bir kütük gibi bu sorulara sorgu sualsiz teslim edersek, apansız bir şelaleden düşüp parçalanmamız olasılık dışı olmaz. Mektep medrese görmüş çoğu kişinin yarış kulvarları zeka, yaratıcılık, çalışkanlık gibi değerler.

Düşünelim mesela; yapay zeka organik zekayı son metrelerdeki deparıyla tozlar arasında bırakmış. Hem de öyle böyle değil, akıllandıkça kendi kendini daha da eğitmiş, eğitildikçe daha da akıllanmış, akıllandıkça daha da eğitmiş. Organik zekamızın milyonlarca yıllık evrimle olgunlaşıp ulaştığı seviyeye adeta armut piş ağzıma düş dercesine birkaç saniyede ulaşıp, sonraki birkaç saniyede organik zekamıza birkaç milyon yıllık fark atmış. Bize, bizim sümüklü böceklere baktığımız gözle bakmaya başlamış.Yapay zekanın atı alıp Bağdat'ı aştığı bu olası kırılma noktasına 'Technological Singularity' adı veriliyor. Tam olarak türkçe karşılığı henüz olmayan bu zurnanın zırt deme anına belki 'Teknolojik Yaradılış' denebilir. Peki zekası arşa ulaşmış, yorulmak nedir bilmeden mütamadiyen çalışabilen bu makinalar insanlara yapacak hiçbirşey bırakacak mı? Ve hatta bu makinalar insanlığı salt işgücü olarak görüp köleleştirecek mi? İşte dananın kuyruğu burada kopuyor. Yapay zeka fevkalade ilerlediğinde hayat yarışmacılarına dönüp de 'Topunuz diskalifiye oldunuz, taş bitti yapı paydos' der mi acaba? Hayatın anlamını çalışma, üretme ve mücadele üçgeninde arayanlar için pek hoş da bir sürpriz olmayabilir bu. 

"Mücadelesiz hayat, tabutunun tahtası çürümeden ismi unutulup gidenlerin hayatı olabilir."

-  Falih Rıfkı Atay


Yapay Zekanın Dünya Görüşü ve Hayal Gücü (Google Deepdream)

İleri gelen teknoloji şirketleri insanlar hakkında toplanan verileri yeni altın madeni gibi görüyorlar ve bu bilgileri satın alıyorlar. Babalarının hayrına değil elbette. Bu verileri yapay zekanın hayata dair kavramları dibine kadar öğrenmesi için eğitim malzemesi olarak kullanıyorlar. Durmaksızın bu verilerle beslenen ve bu yoğun eğitime gark olan makineler de insanları tam manasıyla çözümleyip ayırt edilemezcesine insan gibi davranabiliyorlar. Facebook, Google, IBM, Microsoft gibi teknoloji devleri insan olmayan en insan makineyi yapmak için hunharca yarışıyorlar. ABD'de görevli bulunduğum şirkette müşterilerimizle nasıl çağrı merkezindeki çalışanları insandan ayırt edilemez robotlarla değiştiririz, doktorların teşhis ve tedavi görevlerini nasıl akıllı makinelere yaptırırız, nasıl çocukların her sorusuna onların seviyesinde cevaplar veren robotcuklar yaparız gibi projeler üzerinde çalışıyoruz.  Yapay zekanın yeterince dersine çalıştıktan sonra insandan daha iyi yapamayacağı bir görev kalmayacak gibi.

"Birisini en ağır cezaya mahkum edip ezmek ve hayat ışığını söndürmek istiyorsanız tek yapmanız gereken ona tamamıyla anlamsız ve yararsız iş vermektir."

- Fyodor Dostoyevski


Peki herşeyi akıllı makineler yaparsa insanlar ne yapacak? Bizim kimi ilim çevrelerimizi sakızın orucu bozması sorunsalı gibi çetrefilli meseleler meşgul ederken, bu yapay zeka teknolojilerini üreten yerlerde yapay zekanın etik, varoluşsal, sosyolojik yansımaları tartışılıyor. Akıllı makinaların tüm işleri yapması durumunda düşünülen bir çözüm bu makinaların vergi ödemeleri ve tüm insanlara doğuştan asgari bir maaş bağlanması.

Ancak madalyonun diğer yüzü de hayatın anlamına dair. Birisiyle ilk tanıştığınızda söylediğiniz ikinci cümle mesleğiniz. Modern hayat kişinin varoluşunu yaptığı göreve indirgemiş ve hayattaki amacını yüksek oranda bu çerçeveye hapsetmiş gibi. Hiç iş yapmak zorunda olmayan, hatta yapması yasak olan insanlar ne yapacak? Hayatın anlamını kaybedip depresyondan şizofreniye mi koşacak? Yoksa tüm insanlar sanatçı olup makinalardan daha iyi şiirler, resimler,  müzik mi yapmaya çalışacak (evet, günümüzde yapay zeka sanat da yapıyor). Ya da bu yeni dünya düzeni insandan ayrıştırılamayacak özellikleri barındıran meslekleri mi (şefkat göstermeciler, şakalaşma uzmanları, vs) ön plana çıkaracak?  Geri sayım başladı!




"Hayal gücü bilgiden daha önemlidir.Çünkü bilgi sınırlıyken, hayal gücü tüm dünyayı kapsar."

- Albert Einstein







Comments

Popular Posts